Her bilimin kendine göre yöntemleri vardır. Mesela doğa
bilimleri tümevarım, düşünsel bilimler tümdengelim, sosyal bilimler anlama
yöntemini kullanır.
Sayın Cumhurbaşkanımız: ‘'Maalesef eğitimde sınıfta kaldık. Bir eğitimci olarak bu cümleden yola çıktığımda mantıksal çıkarım yaptığımda şu sonuca ulaştım: Bazı işlerin düzelmesini (Eğitim) Ak Şemseddinlere bırakmak gerek. Çoğu zaman politikacıların, ailelerin eğitime müdahalesi gerçekten Ak Şemseddinlerin işlerini zorlaştırmakta.
Politikacıların kendi aralarındaki sorunları ya da ailelerin çocuklarıyla olan sorunlarını eğitim üzerinden yapmaları gerçekten eğitimcileri, eğitim kurumlarını zor durumda bırakmakta. Bugün Eğitim kurumlarının kime ne zararı var? Her yıl gündeme geliyor şurayı kapatalım, burayı kapatalım. Bir insanın durumunu düşünmeden kapısına kilit vurmak bizlere ne getirir ne götürür.
İnsanın ekmeğini elinden alıp sevgisini kaybetmek, memlekete düşman etmek, doğru bir mantık değil diye düşünüyorum. Çoğu zaman Sayın Bakanımız ailelere “Bırakın öğretmenler işini yapsın.'' diyerek ince mesajlar vermekte. Bu işin mutfağındaki bir kardeşiniz olarak benim naçizane fikrim: Eğitimle ilgili hiçbir kurumun kapanmaması. Kısıtlama olabilir.
Nasıl? Mesela eczaneler gibi nüfusa göre müsaade edilirse daha mantıklı olacağını düşünüyorum. Bu konuda politikacılarımız ve aileler II. Murat anlayışı sergilerlerse Eğitimin düzeleceğini düşünenlerdenim.
Hatırlayalım:
Fatih Sultan Mehmet Han çocukken çok yaramaz bir öğrenciydi. Ders esnasında yaptığı şımarıklıklarla Hocası Akşemseddin'i çileden çıkarırdı. Hocası kendisine kızdığı zaman hemen “Ben padişahın oğluyum bana bir şey yapamazsın.” deyip tehdit ediyordu. Padişaha şikâyet etmeyi edepsizlik sayan Akşemseddin, durumu II. Murat'a anlatamıyordu. Ancak gün geldi artık küçük Mehmet'in yaptığı yaramazlıklar çekilmez hale geldi.
Bunun üzerine destur dileyip II. Murat'ın huzuruna çıktı. “Padişahım size bir hususu arz edeceğim ancak hayâ ediyorum.” deyince II. Murat “Buyur çekinmeden anlatabilirsin.” dedi. Bu söz Akşemseddin'i rahatlattı ve başladı olayı anlatmaya. Padişahım oğlunuz, ciğerpareniz Fatih çok yaramaz, onun yaramazlıkları yüzünden ders işleyemiyorum, kendisine kızdığım zaman da hemen sizinle beni tehdit ediyor deyince II. Murat Akşemseddin'in yanına gelerek kulağına bir şeyler fısıldar.
II. Murad'ın kulağına söylediği sözleri duyan Akşemseddin çok şaşırdı. Bu ne plandı, mümkün değildi bu planı uygulamak. Akşemseddin plan konusundaki rahatsızlığını padişaha ilettiyse de Padişah onu dinlemedi ve bu iş olacak dedi.
Ertesi gün yine derste Fatih Sultan Mehmet yaramazlık yapıyordu.
Akşemseddin'in uyarısına aynı tehdit cevabını verdiği sırada padişah ansızın kapıyı açıp içeri girdi. Bu olay karşısında Akşemseddin hiddetlenerek padişaha bağırdı ve bir tokat atarak, bu şekilde sınıfa giremeyeceğini izin istemesi gerektiğini söyleyerek derhal dışarı çıkmasını istedi. Padişah mahcup bir şekilde boynunu bükerek özür diledi ve dışarı çıktı.
Olaylar karşısında Fatih Sultan Mehmet'in nutku tutulmuş ne yapacağını şaşırmıştı. Güvendiği babası tokat yemişti. Fatih Sultan Mehmet allak bullak olmuştu. Az sonra kapı vuruldu ve padişah mahçup bir şekilde içeri özür dileyerek girdi. Plan muhteşem bir şekilde işlemişti. O günden sonra Fatih Sultan Mehmet asla yaramazlık yapmadı. Çünkü güvendiği dağlara kar yağmıştı.
İşte Akşemsettin'in kulağına fısıldanan muhteşem plan, işte çocuk eğitimi. İşte onlar, işte biz….Koskoca padişah sırf çocuğunun terbiyesi için gözünü kırpmadan tokatlanmayı göze almıştı…
Selam ve dua ile…