Advert
as

Azak, Uygulanacak Performans Sistemini Eleştirdi

Azak, Uygulanacak Performans Sistemini Eleştirdi

Solhan Eğitim Bir-Sen İlçe Temsilcisi Nurullah Azak, öğretmenlerin performans denetimine tabi tutulmasını eleştirdi.

 

 

 

Solhan Eğitim Bir-Sen İlçe Temsilcisi Nurullah Azak; “Millî Eğitim Bakanlığı’nın, performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymaya çalışmasını sert bir dille eleştirdi.

 

Azak,” Özel sektör iş dinamiklerinin ve çalışma ilişkilerinin kamuya aktarılması hâlinde kamu hizmetinin de artacağı şeklindeki kerameti kendinden menkul yanlış ve hatalı algı, ne yazık ki, Öğretmen Performans Değerlendirme ve Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliği Taslağı’na da yansımıştır. Millî Eğitim Bakanlığı’nın eğitimin niteliğine ve öğretmenin mesleki gelişimine hiçbir katkısının olmayacağı, aksine kurumsal bütünlüğü, çalışma barışını ve iş birliğini zedeleyecek performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymaya çalışması kabul edilemez.”dedi.

 

Azak; “Bakanlığın aceleci ve plansız bir tavırla, hukuki ve kanuni dayanağı olmayan, öğretmene, öğrenciye ve eğitime somut hiçbir katkısının bulunmadığı açık olan performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymaktaki gereksiz ısrarı, hatalara ve mağduriyetlere sebep olacaktır.

Kamu hizmeti ile kamu görevlileri arasında hizmet süresince bulunması gereken liyakat, güven ve sadakat temelli ilişkiyi ölçen, puanlayan ve bunlara dayalı iş ve işlemler üreten Sicil Sistemi 2011 yılında kaldırılmıştır. Aradan geçen sürede ise ne genel ne de kurumlar bazlı “bunun yerine ne konulabilir, bir sistem ikame edilmeli mi” şeklinde bir soru ya da ihtiyaç vurgusu ortaya konmadı. Hâl böyle iken, bugün bir anda bir yönetmelik taslağı ile öğretmenin performansının ölçülmeye kalkışılması, kamu yönetimi ve kamu hizmeti teorisi ve pratikleriyle örtüşmemektedir.

Motivasyon üretmek yerine, olan motivasyonu bitirmek ve kamu görevlilerini tehdit etmek sonucu üreten bir içerikle, performans sistemi kurulacağını düşünmek hem yorucu hem de yıpratıcı süreçlere kapı aralar.

Bakanlığın performans ölçümü, başarı değerlendirmesi noktasında son on yıllık süreçte yaptığı hazırlıkları ve girişimleri biliyoruz. Bunların ilk ortak noktası, ilgili taraflar ve paydaşlardan yoksunluktur. Bir başka ortak nokta, performans ölçme ve başarı değerlendirme sisteminin amaç belirsizliğidir. Öğretmenlerin yeterlilik ölçütlerinin, görev tanımlarının henüz yapılmadığı, öğretmenlerden, eğitim yöneticilerinden, eğitim hizmetinin okul, sınıf düzeyindeki sunum zemininde görev alan diğer kamu görevlilerinden hizmet noktasında, verimlilik ve kalite bağlamında, sorumluluk ve yetki çerçevesinde ne istendiği halen belirsizdir. Bütün bunların olmadığı bir zeminde başarıyı, performansı ölçme iddiası ve bunun üzerinden hizmeti sunanlarla ilgili başarı ilanı ya da başarısızlık ithamı yapmaya dönük sistemi hayata geçirme aceleciliği “ben yaptım oldu” mantalitesinin somutlaşmasından başka bir sonuç doğurmaz.

Eğitim sistemine özgü bir performans sistemi oluşturma gayreti, eğitimin insan-insan temalı bir ilişki ve iletişim hizmet alanı, insanı inşa etme zemini olduğu gerçeğini ıskalamayı beraberinde getirir. Bu konu, sosyal, siyasal ve ekonomik risklerin yanında, bunun çok ötesinde ve bunlardan çok daha önemli olarak eğitimin “insan-hikmet” temasını sağlama niteliğini göz ardı etmekle sonuçlanacak daha tehlikeli ve daha uzun erimli etkileri de ardıl alan olarak barındırmaktadır.

Millî Eğitim Bakanlığı’nın siyasi ve idari üst düzey yöneticilerine, farklı unvanlarda politika belirleme görevini üstlenen Bakanlık personeline, eğitim yöneticilerine, öğretmenlere ve diğer eğitim çalışanlarına “eğitim hizmetlerini sunanların performansını ölçerken temel veriler ne olmalıdır” sorusunu ya da daha yalın bir dille “eğitimde performans neye tekabül eder” sorusunu sorsak, soruya yüklenen anlamda da soruya verilecek cevaplarda da hiçbir uzlaşma/ortaklaşma yakalanamayacağı açıktır.

Kamu personelinin başarı, verimlilik ve çalışma gayretini izlemek ve kamu hizmetinin kalitesini yükseltmek için gerekli olan, çalışan kesimler ve toplum yararına olmadığı özel sektör uygulamalarında tecrübe edilmiş performans değerlendirme türünden uygulamalar değil; çalışan, çaba gösteren, görevini yerine getiren, bunun ötesinde kamu hizmetinin kalitesini yükseltmek için fedakârlıkta bulunan ve bireysel üstün katkıda bulunan bir başarı değerlendirme sistemi kurmaktır. Performansının düşük olduğu düşünülen memuru aramak yerine, fedakârlığı ve bireysel başarısı görülmeyen memuru aramak daha iyi bir kamu hizmetinin anahtarıdır.

 

Solhan Eğitim Bir-Sen olarak, yakın tarihte gerek performansı öne çıkaran Öğretmen Strateji Belgesi’ne gerekse bu doğrultudaki pilot uygulamaya karşı çıkmış, performans değerlendirme süreçleri kapsamında yapılacak değerlendirmelerde, tüm değerlendirme kriterleri bazında tüm eğitim çalışanlarına tam puan verilmesi yönünde eylem kararı almıştık.

 

Ekim 2017 tarihli Kurum İdari Kurulu Çalışma Raporu’nda da, “pilot illerde uygulaması denenmeye başlanılan, öğretmen motivasyonunu olumsuz etkileyecek, çalışma barışını bozacak, kanuni dayanağı olmayan öğretmenlerin performans değerlendirmesi uygulamasına son verilmesi” konusunda çalışma yapılması imza altında alınmıştı.

Bakanlığa, performans değerlendirmesini gündeminden çıkarma çağrısında bulunuyor; yönetmelik taslağının yürürlüğe konulması hâlinde, süreci işletilemez hâle getirecek eylem kararı almaktaki kararlığımızı bir kere daha vurguluyoruz.” dedi.

 

“Sözleşmeli Öğretmenlerin Asker Öğretmen Olarak Görev Yapabilmeleri Sağlanmalı”

 

Solhan Eğitim Bir-Sen İlçe Temsilcisi Nurullah Azak; “Millî Eğitim Bakanlığı’na başvurarak, sözleşmeli öğretmenlerin askerlik sebebiyle sözleşmelerinin feshedilmeyerek atandıkları okulda asker öğretmen olarak görev yapabilmelerini sağlayacak bir düzenleme yapılmasını talep ettik.

1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun ek 4. maddesi hükmü gereği, Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında öğretmen olarak görev yapanlar ile mesleği öğretmen olan ancak bu göreve başlamamış bulunanlar ihtiyaç fazlası olarak ayrılırlar ve temel askerlik eğitimini takiben Millî Eğitim Bakanlığı emrine verilirler.  Ancak sözleşmeli (erkek) öğretmenler için böyle bir imkân tanınmamıştır. Aksine 3.8.2016 tarihli ve 29790 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik hükümlerinden sözleşmeli öğretmenlerin askerlik sebebiyle hizmet sözleşmelerinin feshedileceği anlaşılmaktadır.

Bu doğrultuda askere sevk tarihi gelen sözleşmeli öğretmenlerin -eğitim-öğretim yılının devam edip etmediği yönünde değerlendirme yapılmaksızın- söz konusu işleme dayalı olarak askere sevk işlemleri gerçekleştirilecek ve görevleriyle ilişikleri kesilerek sözleşmeleri feshedilecektir.

Azak; “ Bu uygulama, sözleşmeli olarak görev yapan erkek öğretmenlerin sözleşmeden kaynaklanan haklarını kullanamamalarının yanında vatan hizmeti kapsamında yürüttükleri askerlik görevi nedeniyle gerek mali gerekse psikolojik açıdan sorunlar yaşamalarına, eğitim-öğretim yılı kapsamındaki askere sevk işlemleri sürecinde birçok okulun ve öğrencinin öğretmensiz kalmasına neden olacaktır.

Hükümet ve Bakanlık yetkilileri, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının, öğretmen açığı bulunan kalkınmada öncelikli bölgelerde öğretmeni tutabilmek amacıyla getirildiği dile getirmektedir. Bu gerekçeden hareketle, sözleşmeli öğretmenlerle kadrolu öğretmenler arasında eşit çalışma şartlarının sağlanması adına sözleşmeli öğretmen olarak atanmış ve askerlik görevini yerine getirmemiş öğretmenlerin atandıkları okullarda asker öğretmenlik yapmaları yönünde düzenleme yapılması gerekmektedir.

Eğitim-Bir-Sen olarak, sözleşmeli öğretmenlerin askerlik sebebiyle sözleşmelerinin feshedilmeyerek 1111 sayılı Kanun’un ek 4. maddesi ile 6.7.2005 tarihli ve 25867 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Askerlik Yükümlülüğünü Millî Eğitim Bakanlığı Emrinde Öğretmen Olarak Yerine Getirecekler Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında, atandıkları okulda asker öğretmen olarak görev yapabilmelerini sağlayacak bir düzenleme yapılmasını istedik.”dedi.

 

İYEP Uygulaması Kapsamında Görev alan/alacak Öğretmenlere Ek Ders Ücreti Ödenmeli

 

Solhan Eğitim Bir-Sen İlçe Temsilcisi Nurullah Azak; “Millî Eğitim Bakanlığı’na başvurarak, İlkokullarda Yetiştirme Programı (İYEP) uygulaması kapsamında görev alan/alacak öğretmenlere ek ders ücreti ödenmesini ve bu hususta genel bir yazının illere gönderilmesini talep ettik.

İYEP uygulaması, 2017-2018 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde İlimiz Bingöl dahil12 pilot ilde başlatılmış olup, 2018-2019 eğitim-öğretim yılı ile birlikte tüm illerde uygulanması kararlaştırılmıştır.

İYEP Pilot Uygulama Kılavuzu’nda İYEP gruplarında görev alacak öğretmenlerin görevlendirilmesinde, gönüllülüğün esas olacağı ve öncelikle kendi sınıflarında eğitim gören öğrencilerin çokluğuna göre görevlendirmenin yapılması gerektiği ifade edilmekte ise de öğretmen, gönüllü olmaz ise diğer bir sınıf öğretmenine görev verilmesi, yine de yeterli ihtiyacın karşılanmaması durumunda durumun öğretmenlere tebliğ edilerek İYEP gruplarında ders verilmesinin beyan edilecek mazeret haricinde görevlendirmelerin yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Yine aynı kılavuzda Programın, öncelikle öğrencinin eğitim görmekte olduğu okul ve öğrencinin kendi sınıf öğretmeni tarafından uygulanacağı ve hafta içi ders saatleri dışında, hafta sonlarında ve zaruret halinde ders saatleri içinde uygulanacağı belirtilmiştir. Ancak her ne kadar resmi bir açıklama yapılmamış olsa da bu uygulama kapsamında görev alan öğretmenlere ek ders ücreti ödenmeyeceği ifade edilmiştir.”

Azak; “Anayasanın “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır” hükmünü içeren 18. maddesi ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun, fazla çalışmanın saat başına ücretlendirilerek ödenmesini öngören 178. maddesi ile yine aynı Kanun’un 99. maddesi, haftalık çalışma süresinin sınırlarını ve fazla çalışmanın saat başı ücretlendirilmesini hüküm altına almaktadır.

Diğer taraftan, 2006/11350 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar’ın, “Yetiştirme, okuma-yazma ve uyum kursları” başlıklı 8 inci maddesinin birinci fıkrasında, “Bu Kararla belirlenen azamî ek ders görevi ve ek ders görevinden sayılan ders saatleri dışında olmak üzere; a) Ders yılı içinde; 1) İlgili mevzuatına göre, dönem içinde herhangi bir nedenle derslerin yapılamadığı günler için dönem içinde veya dönem sonunda düzenlenen eğitim faaliyetleri ve yetiştirme programları ile ikinci yarıyıl sonunda bazı derslerden yetersizliği görülen öğrenciler için düzenlenen yetiştirme kurslarında veya programlarında, (…) görevlendirilen yönetici ve öğretmenlere haftada 10 saate kadar, (…) ek ders görevi verilebilir” hükmü bulunmaktadır.

Bu doğrultuda çalışma süreleri/mesai saatleri dışında ve öğretmenlere ait dinlenme zamanlarında düzenlenecek İYEP gruplarında görev alacak öğretmenlere, gönüllü olarak görevlendirilip görevlendirilmediklerine bakılmaksızın, ek ders ücreti ödenmesi gerekmektedir.” dedi.

Yorum yapın

Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz *

0 Yorum