Advert
as

GÜNAHLARDAN ARINMAK İÇİN RABBİMİZE YÖNELME ZAMANI

GÜNAHLARDAN ARINMAK İÇİN RABBİMİZE YÖNELME ZAMANI

Solhan İlçe Vaizi Osman Numanoğlu, Ramazan ayının habercisi olarak kabul edilen Şaban ayının 15. gecesi olan Berat Kandilini nasıl değerlendirilmesi hususunda bilgilendirmede bulundu.

Ramazan ayının habercisi olarak kabul edilen Şaban ayının 15. gecesi olan Berat Kandilini nasıl geçirilmesi gerektiği hakkında İlçe Vaizi Osman Numanoğlu bazı açıklamalarda bulundu.

 Vaiz Numanoğlu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi.”Bizi bu yılın Şaban ayına ve Berat gecesine kavuşturan Yüce Rabbimize sonsuz hamd-u senalar olsun. Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya milyonlarca salat ve selam olsun.

6 Mart Pazartesi gününü, 7 Mart Salı gününe bağlayan gece yani Şâban ayının 15 gecesi,  Yüce Rabbimizin izni ile Berât Kandilini idrak etmiş olacağız. Malumunuz bu seneki mübarek üç aylarımızı ve berat gecemizi deprem gerçekleri ile yüzleştiğimiz farklı bir halet-i ruhiye içinde karşılıyoruz.

Berât kelimesi, “Kişinin bir yükümlülükten, sorumluluktan, suç ve cezadan kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması” anlamına gelir. Şâban ayının on beşinci gecesinde, Müslümanların, Allah’ın affı ve mağfireti ile günah yükünden kurtulacağı, arınıp temizleneceği, ilahi affa nail olacağı umularak bu geceye Berât gecesi denmiştir.

Hz. Peygamberin (Sallallahu aleyhi ve selem) “Allah Teâlâ -rahmetiyle- Şâban ayının on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kıllarının sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” buyurduğu rivayet edilmiştir. Kelb kabilesi o zamanlar çok fazla koyuna sahip bir kabile olup, Efendimiz Hz. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve selem) bu örnek ile merhamet edenlerin en merhametlisi olan Yüce Allah’ın o gece çok sayıda kulunu bağışlayacağını müjdelemiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) başka bir Hadis-i Şeriflerinde de : “Şâban ayının ortasındaki gece ibadet ediniz, gündüzünde de oruç tutunuz. Muhakkak ki Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim, yok mu şun isteyen?, yok mu bunu isteyen?’ diye buyurduğunu bize haber vermiştir.

Berat gecesi Yüce Yaratıcının kullarına merhamet edip, onları bağışlaması umulan bir gece olmakla beraber, Allah Teala’nın bu merhametine nail olmak için öncelikle biz kulların gayret etmesi gerekmektedir.

Cenab-ı Allah “Yok mu bunu dileyen, yok mu şunu dileyen?” buyurmasından öncelikle biz kullarının af için, mağfiret için, afiyet için, rızık için ve dahi diğer ihtiyaçlarımız için kendisine başvurmamız gerektiğini anlıyoruz. Yüce Mevlamızın “Yok mu tövbe eden, yok mu rızık isteyen, yok mu afiyet isteyen, yok mu şunu isteyen, bunu isteyen” mealindeki fermanları, kullarını rahmet ve mağfiretine müracaat etmeye, kendisine yönelip O’na teslim olmaya davet etmesi demektir.

Kerim kitabımızın birçok ayet-i kerimesinde; Cenab-ı Mevla, bizi istikamet üzere olmaya, kendisine yönelmeye, kendisine hakkıyla teslim olmaya davet etmektedir.

Zümer süresinin 53. ayetinde;“De ki: "Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin…” buyuran yüce Rabbimiz, aynı sürenin 54. ayetinde yani bir sonraki ayet-i kerimede ise: “Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.” buyurarak Allah’ın rahmetinden, ancak Allah’a yönelerek ve ona teslim olarak ümit kesilmemesi gerektiğini beyan etmiştir.

Peki, biz Allah’ın affına, verdiği, vereceği rızıklara, afiyete ve daha Rabbimizin daha birçok nimetine az mı muhtacız? Elbette hadsizdir muhtaçlığımız ve acizliğimiz. Hem de hadsiz, hesapsız muhtacız. Özellikle 6 Şubat günü yaşadığımız depremlerden sonra ne kadar muhtaç olduğumuzu yine ne kadar aciz olduğumuzu bir kere daha yaşayarak tecrübe etmedik mi?

Ümmet-i Muhammed olarak başımızdaki musibet ve belaların, depremzede kardeşlerimizin başındaki sıkıntıların, hastalıkların haddi hesabı yok. İşte bu yüzden Rabbimizin merhametine, mağfiretine ve berâtına müracaat etmek için bundan daha iyi fırsat bulamayız belki de.

Gelin bu sene hem berat gecemizi hem de depremin bize hatırlattıklarını fırsata çevirelim ve Yüce Rabbimizin “Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.” fermanına kulak verelim.

O halde: Allah’a yönelmek ve ona teslim olmak için, bu gibi durumları hakkıyla değerlendirilmeli. Bu mübarek geceyi, üç aylarımızı, Ramazan-ı Şerif ayımızı ve dahi ömür sermayemizi gaflette geçirmeyelim. Yüce Yaradan’ın affına ve berâtına nail olabilmek için önce biz affedici olalım. Müslüman kardeşlerimize haklarımızı helal edip onları affedelim. Biz de onlardan helallik almaya gayret edelim.

Her türlü kötülükten, şerden, gafletten hayasızlıktan, zulüm ve adaletsizlikten uzak durmaya çalışalım. İbadetlerimize, Rabbimizin emirlerine sıkıca sarılalım.

Kerim Kitabımızın Munafikun süresinin 10. ayet-i Kerimesindeki “Her birinize ölüm gelip, “Rabbim! Ne olur bana azıcık daha süre tanısan da gönüllü yardımlarda bulunsam ve iyi kişilerden olsam!” diye yalvarmadan önce size verdiğimiz rızıklardan başkaları için de harcayın.” uyarıya kulak vererek, henüz fırsat var iken, iş işten geçmeden iyi bir insan, salih bir kul olmaya gayret edelim.

Berat gecesinde yapılması gereken özel bir ibadet olmamakla beraber, Peygamber Efendimizin Şâban ayına ve özellikle bu ayın on beşinci gecesine ayrı bir önem vererek, onu ihya ettiğine dair diğer rivayetleri de göz önüne alan alimlerimiz, bu geceyi namaz kılarak, gündüzünde de oruç tutarak, Kur’an-ı Kerim okuyarak, tövbe, istiğfar ve dua ederek, sadaka vererek geçirmenin sevaba vesile olacağını dile getirmişlerdir.

Allah’ım bizi ve tüm Ümmet-i Muhammedi günah yükünden kurtulmuş, berâtını almış olarak mübarek Ramazan ayına kavuştur. Berât gecesini tüm İslam âlemi ve insanlık için hayırlara, huzura ve felaha vesile eyle. Depremde vefat eden kardeşlerimize ve ahirete irtihal etmiş din kardeşlerimize merhametinle muamele eyle. Milletimize sabırlar ihsan eyle. Hasta ve yaralılara şifalar ihsan eyle. Ümmet-i Muhammed’i (Sallallahu aleyhi ve sellem) semavi veya arzi tüm bela ve musibetlerden rahmetinle muhafaza eyle. Bizi ve zürriyetimizi salih kullarından eyle.”( HABER / NİHAT KANAT)

Yorum yapın

Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz *

0 Yorum