Advert
as

“SİYONİST YAPI İLE NORMALLEŞME TÜRKİYE’YE ZARAR VERİYOR”

“SİYONİST YAPI İLE NORMALLEŞME TÜRKİYE’YE ZARAR VERİYOR”

Mavi Marmara olayının 13’üncü yıldönümü dolayısıyla açıklama yapan Bingöl İHH Başkanı ve Gazze Gazisi Muhittin Gili, İsrail’in, Türkiye’nin dış politikası için bir tehlike olduğunu belirterek, “Kendi içinde normalleşmemiş Siyonist bir yapı ile normalleşmenin Türkiye’ye zarar vereceğini iyi biliyoruz” dedi.

Mavi Marmara olayının 13’üncü yıldönümü dolayısıyla sabah namazında Bingöl Merkez Selahattin Eyyubi Camisi’nde bir araya gelen Bingöl’deki Sivil Toplum Kuruluşları, namaz kıldıktan sonra Mavi Marmara Şehitleri için dua ederek, Filistin davasına olan desteklerini yinelediler. Sivil Toplum Kuruluşları dernek başkanları ve vatandaşlar, işgalci terör devleti İsrail’in yaptığı katliam ve soykırım nedeniyle tepkilerini dile getirdiler. Grup adına açıklamayı okuyan Gazze Gazisi ve Bingöl İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Derneği (Bingöl İHH) Başkanı Muhittin Gili, İsrail askerleri tarafından Gazze’ye insani yardım götüren gemilere yapılan saldırıda 10 kişinin hayatını kaybettiğini, 56 kişinin de yaralandığını anımsatarak, aradan geçen zamana rağmen Mavi Marmara olayının dünya gündeminden hiç düşmediği söyledi.

HER GÜN AYRI BİR HAK İHLALİ İLE KARŞILAŞMAKTAYIZ

Kurulduğu günden itibaren bölgedeki hak ihlallerine devam eden İsrail’in, uluslararası hukuku ayaklar altına alarak bölgede bitmek bilmez bir kriz sarmalı ürettiğini kaydeden Gili, “Bu Sefer Adalet ve Kardeşlik için buluştuk. 20. Yüzyılın başlarında Ortadoğu’da ciddi kırılmalar, bu kırılmaların getirdiği büyük değişimler yaşandı. Bölgenin hâkim gücü Osmanlı’nın zayıflamasıyla; uzun yüzyıllardır adalet ve barış çınarı altında yaşayan bu coğrafyada kanla işgal tarihi yazılmaya başlandı. Bu süreçte; önce Hristiyan Siyonizmi, ardından Yahudi Siyonizmi’nin girişimleri sonucunda dünyanın pek çok yerinden Yahudiler bölgeye getirilerek Filistinliler yerinden edilmeye başlandı. Bölgeye gelen Siyonistler, manda rejiminin de çabaları ile silahlı çeteler oluşturarak yerli halkı yerinden etmeye çalışmış, kolonileşme faaliyetleri içine girmiştir. “Etnik Temizlik” diyeceğimiz bu süreçte sistematik bir soykırım yaşanmış, yüzbinlerce Filistinli yerinden edilerek İsrail işgal devletinin kuruluşu ilan edilmiştir. Bugün geldiğimiz noktada Filistin topraklarının neredeyse tamamı, apartheid İsrail rejiminin işgaline uğradı. Kurulduğu günden itibaren bölgedeki hak ihlallerine devam eden İsrail, uluslararası hukuku ayaklar altına alarak bölgede bitmek bilmez bir kriz sarmalı üretmiştir. Bu kriz, sadece Filistin toprakları ile de sınırlı kalmamış; dalga dalga tüm Dünya’yı etkisi altına alan bir virüse dönüşmüştür. İsrail’in son yıllardaki karnesine baktığımızda, hemen hemen her gün ayrı bir hak ihlali ile karşılaşmaktayız. Çocuk, yaşlı ve kadınlar üzerinde uyguladığı sert ve acımasız politikalar ile milyonlarca insanın yerinden edilmesi, evleri yıkarak toprakların işgal edilmesi, mabetlere saldırarak din özgürlüğünün elinden alınması bu ihlallerden yalnızca bazılarıdır. Filistinlilerin yaptığı insancıl gösterilere uyguladığı orantısız güç ile binlerce gencin sakat kalmasına ve bir ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkûm olmasına sebep oldu” dedi.

İSRAİL BÖLGEDEKİ İSTİKRARSIZLIKTAN BESLENMEKTEDİR

İsrail’in sadece Filistin için değil Türkiye ve bölge ülkeleri içinde güvenlik sorunu oluşturduğunu ifade eden Gili, “Bunun yanı sıra işgal güçleri sadece Filistin toprakları içerisinde değil, Akdeniz’in ortasında uluslararası sularda da korsanlık görevi üstlenmiş ve Filistin’e giden bütün insani yardımın önünü kapatmaktadır. Son 70 yıldır Ortadoğu’da sadece problemden, kandan ve gözyaşından beslenen Siyonist işgal çeteleri, sadece Filistin için değil; Türkiye içinde bir güvenlik sorunudur. 2010 yılında insani yardım taşıyan Mavi Marmara Gemisine, uluslararası sularda yaptıkları hukuksuz saldırı ile 9 vatandaşımız şehit edilmiş, 1 kişi 4 yıl boyunca komada kaldıktan sonra şehit olmuştur. 56 insani yardım gönüllüsü de, ağır bir şekilde yaralanmıştır. Bu saldırı sonrasında yaşanan süreçte Mavi Marmara Derneği olarak tam 13 yıldır süren hukuk mücadelesine başladık. Ailelerimiz ve arkadaşlarımız adına, ulusal ve uluslararası mecralarda yaptığımız kişisel başvurulara, gayri hukuki şekilde engel olunmaya çalışıldı. Mülkün temeli olan adalet; Yahudi lobisinin gizli görüşmeleri ile engellenmeye çalışıldı. Bağımsız Türkiye mahkemeleri, taraflı tutumu ile insanların hak ve hukuk arayışlarına engel üstüne engel koydu. Bu süreçte apartheid İsrail güçleri, Türkiye’ye onlarca söz verdi. Gazze’de hala devam eden karadan ve denizden ambargonun kaldırılması, Kudüs’te bulunan Müslüman nüfusun taciz edilmesinin durdurulması, İslam dininin kutsal mekanlarından biri olan Mescid-i Aksa’daki saldırıların önlenmesi, Filistinlilere seyahat/ din özgürlüğü tanınması gibi yerine getirilmeyen onlarca söz verildi. Şunu tekrar ifade etmemiz gerekir. İsrail verdiği sözleri asla tutmamıştır. İsrail bölgedeki istikrarsızlıktan beslenmektedir. Siyonist inancın temelinde; kendisi dışındaki bütün din, dil ve renklere yaşam hakkı tanımamak yatmaktadır” diye konuştu.

AYNI KARARLILIKLA KUDÜS İÇİN MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Gazze’ye uygulanan enerji karartmaları ile diyaliz hastalarının hayatını kaybettiğini vurgulayan Gili, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Kırmızı Çizgimiz Kudüs, her gün daha fazla işgal güçlerinin kontrolü altına girmektedir. Filistin’in birçok bölgesinde engellenmeye çalışılan ticari ve insani koridorların sonucu olarak acil ihtiyaç krizi büyümeye devam etmektedir. Gazze’ye atılan kimyasal patlayıcılar sonucu lösemi ve diğer kanser türlerinden ciddi şekilde artış gözlemlenmektedir. Batı Şeria’da, çocuk yaştaki siviller kurşunların hedefi haline gelmekte ve şehit edilmektedir. Türkiye, tarihi mirası ve kültürü ile dünyanın bütün bölgelerine adalet ve yardım götürmüştür. Devlet geleneği olarak teröristlerle, haydutlarla ve hırsızlarla işbirliği içinde olmamıştır. İsrail’in senelerdir tüm Ortadoğu’da finanse ettiği terörü ve Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarını katlederek sergilediği şımarık tutumu görmezden gelerek, siyasi bir yakınlaşmanın daha büyük problemlere yol açacağını biliyoruz. Apartheid rejimi İsrail’in, Türkiye’nin dış politikası için bir tehlike olduğunu iyi biliyoruz. Kendi içinde normalleşmemiş Siyonist bir yapı ile normalleşmenin Türkiye’ye zarar vereceğini iyi biliyoruz. İsrailin kınamayla bir zarar görmediğini ve zulmüne zulüm ekleyerek işgalini daha da arttırdığını hep beraber görüyoruz. Kulakları sağır edecek çığlıklarla yardım dileyen kardeşlerimizin sesi engelleniyor. Suçsuz çocuklar öldürülüyor ve Filistin’de kan, gözyaşı ve barut siyaseti güdülüyor. Bu yaşananlara artık dayanamıyor ve görmezden gelemiyoruz. Mavi Marmara’da şehit verdiklerimizin, Hatay’da verdiğimiz şehitlerin, Gazze’deki ablukanın, Mescid-i Aksa’ya saldırıların hesabı sorulmadan İsrail ile başlayacak bir normalleşme; sadece bölgedeki krizlerin daha da kurumsal zeminlerde karşılık bulmasına sebep olacaktır. Mavi Marmara Ruhu ile tekrardan yola çıkmaya hazırız. Kudüs ve Gazze için insani bir koridorun açılmasını talep ediyoruz. Türkiye’ye vizesiz bir şekilde gelen İsrail vatandaşlarına karşılık, bizlerde Kudüs’e ve Gazze’ye özgürce seyahat etmek istiyoruz. Aynı kararlılıkla Kudüs için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü bizler şehitlerimizin bize bıraktığı bu mirası yaşatmayı ve gelecek nesillerimize aktarmayı kendimize bir görev addediyoruz. Mavi Marmara'nın hukuki süreci ile haklılığımızı Dünya'ya haykırmaya devam ediyor, bir yandan zulmün uğradığı bütün coğrafyalarda mazlumların yardımına koşuyoruz. Kudüs'ten öğrendiğimiz insanlık tohumlarını, ,ihtiyaç sahibi bütün coğrafyalarda kalplere ekiyoruz. Çünkü bizler biliyoruz ki; Kalplere tohumlar ektiğimiz bu toprakların sahipleri bizleriz. Kudüs'ün aslıda, cismide bizimdir. Ve biz tekrardan Özgür Kudüs'te olacağız.”

NE OLMUŞTU

Gazze’ye insani yardım götürmek amacıyla yola çıkan ve sadece yardım gönüllüleri ile insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara, Sfendoni, Challenger I, Eleftheri Mesogios, Gazze I ve Defne Y gemilerinden oluşan Gazze Özgürlük Filosu, 31.05.2010 günü İsrail askeri güçlerinin hukuk dışı saldırı ve müdahalesiyle karşı karşıya kaldı. Bu saldırı esnasında ve devam eden süreçte 10 insani yardım gönüllüsü hayatını kaybetti, 56’sı ağır yaralandı. Filo katılımcıları hiçbir yasal dayanak olmaksızın hapsedildi, yaralılara kelepçe takıldı, bazı yaralılar günlerce hücrelerde alıkonuldu ve kendilerine işkence ve kötü muamelede bulunuldu. Filo katılımcılarının tamamı kötü muameleye maruz bırakıldı, hapsedildi, şahsi eşyalarına el konuldu ve gemilere çeşitli maddi zararlar verilmek suretiyle birçok haksız fiil işlendi.

Yorum yapın

Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz *

0 Yorum