Sosyal
medyada Mısır’da yargılanan Müslüman Kardeşler’e mensup insanların
yargılanmalarına dair videolar var. Akrabalarının özellikle eşleri, kızları
veya annelerinin mahkeme salonlarındaki görüntüleri o kadar etkileyici idi ki
yüreğine insanın söz geçirmesi, göz yaşlarına hâkim olması imkansızdı.
Bir
karede genç bir kız nişanlanmış. Nişan yüzüğünü kutusu içinde uzatıp
gösteriyor. Bu tablo yok mu, bitiriyor sözü. Nişan sevincini demir ve telli
kafesin içinde olan babasıyla paylaşıyordu.
Yetişkin
bir bayan ise şahadet parmağıyla işaretler çizerek eşiyle bir şeyler
paylaşıyordu. Ancak ikisinin bildiği ve anlaştığı şekilde.
Hele
bir kare vardı ki kelimeler kifayetsiz kalıyordu. Çarşaflı genç bir bayan
elleriyle kalp şeklini yapmış kafesteki sevdiğine mesajını veriyordu. Bu tablo
normal görünse de bu genç bayanın gözlerinde kapaklarına hücum etmiş gözyaşları
vardı.
Allah’ım!
Bir insanın gözlerinde hem hüzün hem sevinç ancak böyle bir karede bir araya
gelebilirdi. Üzülüyor desen; hayır! Seviniyor desen; kelimeler kifayetsiz.
Bu
insanlar dünyanın gözleri önünde bile bile zulüm görüyor, idam ediliyor ve
insanlık susuyor. Müslümanlar susuyor, batı susuyor, doğu susuyor, kuzey
susuyor, güney susuyor. Neyleyeyim ben bu dünyayı. Allah’ın melekleri ve rahmeti
kucak açmış bekliyor da bekliyor mazlum yiğitleri.
Kim
bilir hangi umutlar, hangi arzular ve hangi emellerle varmışlardı bu salona.
Çilelere göğüs gere gere… Yollarda, kapılarda sıkıntılar yaşaya yaşaya…
Yaşanılan her acı, göğüs gerilen her çile ve başlarına yağan her beladan azade
salona girdiklerinde, sevdiklerine gözleri takıldığında onca şeyi yaşayan
kendileri değilmiş gibi mağrur ve ümitli… Sevdiklerine yansıtılmayan
sıkıntılar, idama giden eşlerini düğüne yollar gibi zalimlere gösterilmeyip sinelerinde
söndürülen dik duruşlar…. Birazdan idama gidecek eşine/oğluna son sarılmalar…
Sosyal
medyanın gözlere yakın ettiği bu görüntüler, gözlerden ırak olan tabloların ne
dehşette olduğunu anlatmaya yetmiyor mu? Gördüğümüz manzaralar duygusal
devinimler yaşatırken görmediklerimizi yok mu sayacağız?
Hasan
el-Benna şehit edilirken onu defnetmeye götüren kadınlardı. Mahkemelerde
görüntülere yansıyanlar kadınlardı. Annelerimiz, bacılarımız, eşlerimiz hayatı
ve çilesini bizimle belki bizden fazla göğüsleyen aziz insanlar… Siz ne
muhteşemsiniz!
Allah’ım! Sen şahitsin. Sen her şeyi görensin. Sen
hükmünü hükümlerin üstünde bir hüküm olarak verensin. Ateşin köz köz yakıp
durduğu sinelere ferahlığı ancak Sen verirsin. Dağına göre kar yağdıransın.
İman ettik. Bu acıyı ve çileyi eritecek, göğüsleyecek, zalime içi kan ağlasa da
kızılcık şerbeti içtiğini söyleyecek izzeti veren Sensin. Kime gidecek bu
insanlar, kime gidecek bu mazlumlar.
Allah’ım!
Mısır şehitleri canlarıyla İslam’ın izzetini yücelttiler Sen de onları yücelt.
Öyle ki katında razı olduklarından/olanlardan olsunlar.