Ümmetin can çekiştiği, zulümlerin estiği, ihanetlerin kol gezdiği, adiliğin şeref diye bellendiği, nifakın pirim yaptığı, azgınlığın arttığı, hakikatin yıpratıldığı, nankörlüğün zirve yaptığı bu zamanda seni daha iyi anlıyorum ya Resulullah!
Evet, şimdilerde seni daha iyi anlıyorum ve yaşadıklarını anımsıyorum birer birer… Gözümün önünden geçiyor tarihten kesitler… İşkenceler, eziyetler, iftiralar, komplolar ve türlü türlü çirkeflikler… Off!! Cahiliye Mekke’si gibi olmuş sanki her yer… Yine her yerde kol geziyor Ebu Lehepler, Ebu Cehiller, Utbeler…
Bir yanda hidayete, hayra çağıran davetçiler, öbür tarafta Mekke’yi, Mekke pazarını, konumlarını kaybetmek istemeyen zalimler… Anlamadım ne oluyor, yoksa yine mi diriliyor Ümeyye bin Halefler… Sana söz veriyorum ya Resulullah! Ümeyyelerin elinde can çekişmeyecek Bilaller… Ümeyyeler Mekke’nin yerlisi ise Bilaller Allah’ın velisidirler… Bilalleri ezmeye kalkanlar muhakkak ezilirler… Allah’ın arzında hüküm Allah’ın olacak bilsin tüm sefihler…
Ya Resulullah! Ebu Cehil ve Ebu Lehep mal, makam, mevki, şan, şöhret peşinde koşarken sen kulluk yolunu seçtin… Rahatını, malını, canını hak yoluna ram ettin… Tek başına sen Mekke elebaşlarını çıldırtmaya yettin… Hâlbuki sen bir yetimdin… Allah’tan başka sahibi olmayan biriydin… Başkasına değil sahipsizlerin asıl sahibine güvenmekteydin…
Ya Resulullah! Sen gelmeden saltanat sürüyordu Mekke’de Ebu Cehiller, Ebu Lehepler, Utbeler, Ümeyyeler… Şeytanı aratmayan oyunlar içindeydiler… Eziliyordu köleler, sahipsizler, kimsesizler, yetimler, fakirler… Bu saltanat devam eder sanıyordu aklı başkasından menkul sözde efendiler… Hepsi zamanı gelince yere serilecekti birer birer… Hakikatin güneş gibi parladığı yerde elbette bitecekti batılı din edinenler…
Ya Resulullah! Sen hayra çağıran bir elçi idin… Kötülüğü, cehaleti, zulmü ve tüm adillikleri yıkmayı hedeflemiştin… Atalarını, din büyüklerini putlaştırmış bir kavmin içinden gelmiş hidayet rehberiydin… Ataları uyarılmamış, cehalet içinde yüzen Mekke’ye vahyin aydınlığını getirdin… Tüm hesapları yerle bir ettin… Köle Bilallere “ehad ehad” dedirttin… Efendilere “iman etmezseniz biteceksiniz, yenileceksiniz, cehenneme sürüleceksiniz” dersini verdin…
Ya Resulullah! Tahmin edebiliyorum bu kutlu yolda ne kadar zorlandığını, içten içe nasıl yandığını, iman etsinler diye ne kadar çabaladığını, gece gündüz rabbine yakardığını, belki iman ederler diye umutlandığını… Tahmin edebiliyorum hak olan bu yolda çektiğin sıkıntıları, sorumluluk bilincinin verdiği acıları, sızıları…
Ya Nebiyyallah! Seni anlamadı Mekke, anlamadı zalimler… Davanın yüceliğini anlayamazdı benciller, bilinçleri önyargıyla prangalı sefiller… Nereden anlayabilirlerdi ki onlar için geçirdiğin uykusuz geceleri, ıslak secdeleri, yalvarışları, yakarışları, çırpınışları…
Ya Resulullah! Onlar sana kuyu kazarken, aleyhinde toplantılar düzenleyip etkisiz kılmaya çalışırken sen onların kurtuluşu için çırpınıyordun, Mekke helak olmasın diye uğraşıyordun… Onlara göre ileri gidiyordun… Çünkü dünyalarını daraltıyordun… Hesaplarına uymuyordun… “Hesapları Allah yapar” diyordun… Hesabi değil hasbi davranıyordun… Düşmanına bile kalleşçe değil kardeşçe yaklaşıyordun… Korkmuyor ama korku salıyordun… Ahlakınla, dürüstlüğünle, samimiyetinle, cesaretinle ilerliyordun… Mekke’yi inletiyordun… Gündemi sen belirliyordun…
Ve sen örnek oldun bizlere… Varsın gelsin üzerimize Mekke… Yolundan şaşmayız sürülsekte, sürünsekte, ölsekte… Seni ve kutlu davanı taşımak için çalışacağız her yerde… Her yeri Allah’ın arzı bilip iyilik ve hayır yolunda çalışacağız, yıkık duvarları ayağa kaldıracağız, Mekke’yi Ebu Leheplerden, Ebu Cehillerden temizleyeceğiz elbette… İstensekte istenmesekte… Kör gözlere, sağır kulaklara, pas tutmuş kalplere, şeytana ram olmuş iradelere, kötülere ve kötülüğe inat uyacağız resulümüze ve tüm resullere…
Anlasın, bilsin, görsün, tanısın, kavrasın nankör zalimler… Mekke izzeti bekler… İmanı özler… Sünnetullahtır, “mutlaka diz çökecek zalimler”, “kazdıkları kuyuya düşecek hainler”… “Sebepler oluştukça tarih tekerrür eder”… “Kazanacak müminler, karşılıksız iyilik edenler, rabbine güvenenler”…
Tarih dün Ebu Cehillerin, Ebu leheplerin yenilgisini yazdı… Yarın Esedlerin, ABD’lerin, Rusların, İranların ve tüm komplocuların yenilgisini yazacak…
Tarihin son sayfası “le ğalibe illallah” olacak…