Advert
as

TARİHİN TEKERRÜRÜ; PATATES SOĞAN

  • Abdulkadir ARUTAY
  • 2023-05-05 20:24:13
  • 754 Görüntülenme
  • Genel anlamda “Tarihin tekerrürü” olumsuz manada anlaşılmıştır.Bunun sebebi doğru şeylerin tekerrürü için değil yanlışların ve kötülüklerin tekrarı içindir. Yoksa iyiliklerin tekrarında, istikrarında olumsuz bir durum düşünülmez. Sosyoloji ilminin temellerini atan İslam âlimlerindenİbn Haldun’un “tarih, tekerrürden ibarettir”söylemini Kur’an’daki kısaları üzerinden düşündüğümüzde tefekkür edilmeyen ve ibret alınmayan tarihin tıpa tıp nasıl da tekerrür ettiğini görebiliyoruz.

    Kur’an’ın üçte ikisi geçmiş ümmetlerin durumundan yani tarihten bahseder. Bunu da ders çıkarılsın, öğüt alınsın, örnek edinilsin, bahaneye yer kalmasın ve ibret olsun amacıyla anlattığını kıssaların hemen sonlarında ifade etmiştir kitab-ı mubinimiz.

    Kur’an’da anlatılan ancak binlerce yıl önce yaşanmış bir kıssanın günümüzde de aynısının yaşanılıyor olması kur’an’a karşı hayretimi pekiştirdi. 

    Hani İsrail oğulları firavunun zulmü altında özgürlükleri elinden alınıp köle hayatı yaşarken, yeni doğan bütün erkek çocukları annelerinin gözleri önünde boğazlanırken ve onlardan bir tek kişi cesaret edip karşı duramazken Allah’u zul-Celal merhametinin bir tecellisi olarak bir kurtuluş ve özgürlük peygamberi Hz. Musa’yı göndermiş, onları bir gece ansızın sömürünün altından, köleliğin boyunduruğundan kurtarmıştı. Hatta bu özgürlük hareketi esnasında rablerinin apaçık yardımını ve mucizelerini görmüşlerdi;             

    Önlerinde Kızıldeniz, peşlerinde ise firavun ve ordusu… Onları can yakıcı işkenceler ile cezalandırmak içinhızlıca yaklaşırken Allah’ın apaçık mucizesiyle Hz. Musa asasını denize vurmuş ve deniz ikiye ayrılıp onlara yol açmış iken…

    Rablerinden gelen yardım onları sadece kölelikten ve zulümdenkurtarmamış ayrıca onlara her türlü işkenceyi, köleliği yaşatan düşmanlarının mağlubiyetine, acizliğine ve ölümlerine de şahit kılmış iken…

    Bir yandan çocuklarını boğazlayan firavun ve ordusunun boğulması, bir yandan dabağımsızlık ve özgürlük… İki sevinci bir arada yaşamak varken…

    Hatta çölün ortasında Rableri katından kudret helvası, bıldırcın eti, kayadan fışkıran on iki çeşme ile özel olarak rızıklandırılır iken…

    Onlar  “Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin” demişlerdi.

    Mûsâ ise, “İyiyi kötü ile değişmek mi istiyorsunuz?”dedi. “Allah içinizden peygamberler çıkardı, sizi hükümdarlar yaptı, âlemlerde hiç kimseye vermediğini size verdi.” Dininizi özgürce yaşıyor, herhangi bir koku duymadan güven içerisinde yatıyor, bağımsız bir toplum olarak Allah’ın lütfuyla rızıklanıyorsunuz. Bütün bunlara karşılık hamd ile Allah’ı teşbih etmeniz gerekirken…

    Siz kalkıp geçmişe özlem duyuyorsunuz. Hem de sadece soğan, sarımsak, mercimek ve sebze için…

    Hz. Musa, o halde “Şehre inin; istedikleriniz orada var” dedi. Allah’ın onlara bir vaadi idi bu. Onlar eski yurtları olan kutsal topraklara dönüp oradaki zalim ve zorba topluluk ile savaşacak ve Allah’ın vadettiği üzere galip geleceklerdi ve orada bağımsız, onurlu bir toplum olarak yaşayacaklardı. Bunun için amaçlarını gerçekleştirme yolunda maddî sıkıntılara katlanmaları gerekiyordu. Ancak israiloğullarının içinde bulunduğu kölelik psikolojisi onları günlük rahatlarından başka bir gaye tanımayacak; iman, özgürlük, bağımsızlık gibi yüce değerler uğruna sıkıntılara katlanmayı göze alamayacak kadar korkak bir kişiliğe ve kölelik ruhuna bürünmüşlerdi.

    Bu sebeple “Zillete, fakruzarûrete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bütün bunlar da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu.”

    “Elbette bunda basiret sahipleri için büyük bir ibret vardır.”

    Bugünlerde atılan “patates soğan” sloganları beni tâ binler yıl önceki bu kıssaya götürdü. Kur’ân şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi;

    Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

    Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

    "Tarih"i  "tekerrür"  diye tarif ediyorlar;

    Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

    Kıssadan hisse olarak derim ki; gelin, bizler de kırk yıl zillete, fakruzarûretedûçar olmamak için tarihi birazcık tefekkür edelim ve hayatı sadecemide eksenli düşünmeyelim, din, özgürlük ve bağımsızlık gibi ulvi değerler uğrunafedakârlıktabulunabilelim. Şayet bir gün bu ikisi arasında kalırsakbiz de üstatSaîd-i Nursi gibi diyelim ki, “ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşamam “

    Kaynak:Bakara 2/61,  Âl-i İmrân 3/13