İslam, Allah’ın katında kulları için seçtiği ‘kulluk, barış ve selamet’ dinidir. Bu
dinin, ölçüleri Allah ve Resul’ünün belirlediği ölçülerdir. Uygulama alanı ise
bireysel ve sosyal hayatın tüm alanlarıdır. Allah ve Resulü dışında kimse bu
din için ölçü belirleyemez; ancak bu iki ölçüye uymak ve onlarla çatışmamak
şartıyla kıyas ve içtihat yoluyla da İslam adına ölçüler belirlenebilir.
Bir çalışma, grup, organizasyon veya cemaat İslam ismini
ancak İslam’ın belirlediği ölçülere bağlı kalmak şartıyla kullanabilir. İslami
aile, İslami cemaat, İslami belde ve İslami okul derken uygulama tümüyle
İslam’ın belirlediği ölçüyle olmalıdır. Aksi halde kimsenin İslami ölçülere
uymayan, eksik gedik, ahlaki zaaflar içeren veya farklı haram ve günahları
barındıran bir yapı ve çalışma için ‘İslami’ diyemez, dememelidir.
Malumunuz Konya’da 9 Ağustos’ta başlayıp 18 Ağustos’ta sona
erecek Uluslararası bir spor organizasyonu var. Bu organizasyonun yürütücüsü
İslam İşbirliği Teşkilatı olduğu için katılımcı ülkeler Müslüman ülkelerdir.
2005’te başlayan bu spor organizasyonunun 5.’si Türkiye’de yapılmaktadır.
Yüzme, atletizm, okçuluk, karate, eskrim ve voleybol gibi 27 farklı spor
branşında katılım sağlanan bu organizasyon birileri için önemli, gerekli
olabilir. Belki de uluslararası ilişkilerde işbirliği ve dayanışma getirebilir;
fakat bizim açımızdan organizasyona yakıştırılan ‘İSLAM’ ön ismi uygun
değildir.
İslam ve Müslümanın spora karşıtlığı yoktur, olamaz da. Spor
hem insanın beden ve zihin sağlığı için gerekli bir aktivedir hem de
Peygamberimiz aleyhi selam’dan bize sünnet olarak ulaşan ‘yüzme, güreş, koşu,
ok atıcılığı ve binicilik’ gibi sporlar vardır. Bu organizasyonun adı ‘İslami
Dayanışma Oyunları’ olsa da katılan sporcuların çoğunun giyim ve kuşam olarak
İslam’la uzaktan yakından bir alakaları yoktur.
Baldırı çıplak kadınlar, göbeği açık kadınlar, diz kapağının
üstü açık erkekler… Müsabakaya katıldığı an istavroz(haç) çıkaran oyuncular,
erkek kadın iç içeliği gibi İslam’a ters ve dinin özüyle uyuşmayan birçok
rezaletin olduğu bir organizasyon isim olarak ‘İslam’ denilse de İslami
değildir. Müslüman ülkelerin katılımcı olması ve çoğu katılımcının Müslüman
olması dışında görüntü, içerik ve hedef olarak İslam’la uzaktan yakından
alakası olmayan bir organizasyonun ismi İslami olamaz, olmamalıdır.
Müslüman ülkelerin sportif faaliyetler de dâhil çeşitli
etkinlik ve aktivitelerle birbirine yakınlaşması çok önemlidir. Bu tür
vesileler üzerinden İslam kardeşliğinin bir görünürlük alması ve bir dayanışma
ortamının olması çok güzeldir. Ve böylesi manzaralar en çok arzuladığımız tablolardır.
Bir yanlışı ortaya koyarken, onu eleştirirken, iyiliği emretme ve kötülükten
menetme vazifesini icra ederken keyif ve zevk içeren ihtiyaçlara karşı
çıktığımız anlaşılmamalıdır. Müslüman bir birey veya camia bir harama ve
münkere tepki gösterirken ‘Şu Müslümanlar da her şeye karşıdır.’ Denilmesin.
Sapla samanı karıştırmamak lazımdır.
Bu bedeni ve ruhu bize veren Allah’tır. Maddi ve manevi
ihtiyaçları bizim için var eden Allah’tır. Bir şeyi veren ve ihtiyaçlar ortaya
koyan hiç ondan mahrum eder mi?
‘Şeriat dairesi keyfe kâfidir.’ Sözü bize her türlü meşru
keyif ve zevkin helal dairesi içinde icra edilebileceğinin hikmetli bir
tespitidir. Sportif faaliyetler veya başka etkinlikler İslam ahlakı, İslam
görgüsü ve Müslüman edebi içinde icra edildiği zaman hedeflenen bütün
güzellikleri bir netice olarak vereceğine inanıyoruz.
İslami hassasiyet ve endişe içermeyen; İslam'ın düşünce pratiğine uymayan şekil, görüntü, giyim ve davranış içeren programları ‘İslam’ ön ismiyle isimlendirmek yanlıştır ve bu yanlışa fırsat verilmemelidir.