Siyonist rejim, Filistin’de istediği yeri işgal ediyor.
Birkaç cılız ses dışında Müslüman ülke yöneticilerinden ses yok!
Terör çetesi, Mescid-i Aksa’ya her türlü hürmetsizliği yapıyor.
Birkaç kısık tepki dışında Müslüman ülke yöneticilerinden tık yok!
Vahşet şebekesi, Gazze’yi gece gündüz bombalıyor.
Hiçbir yiyecek malzemesinin girmesine izin vermiyor.
Gazze’nin her tarafı şehit naaşlarıyla dolu ve şehir bir virane...
Birkaç düşük itiraz dışında Müslüman ülke yöneticilerinin esamesi okunmuyor!
Siyonist rejim, Yemen’i vuruyor; Lübnan’a saldırıyor.
Birkaç kınama dışında Müslüman ülke yöneticilerinde kıpırdama yok!
Terör çetesi, Katar’da HAMAS yöneticilerine suikast girişiminde bulunuyor.
Birkaç mırıldanma dışında Müslüman yöneticiler -en iyi yaptıkları(!) şey- KINAMAK’la meşguller!
Doha’daki saldırıdan sonra yer yerinden oynayacak sandım.
Gelinen noktada ‘dağın fare doğurması bile hayal oldu; artık ümmet dağından bir toz bile uçuşmuyor’ siyonist alçaklığın tepesine…
Müslüman ülke liderleri birkaç istisna dışında hepsi korkaklık, menfaat, işbirliği, kafire verilen kozlarla veya münafıkça tutumla siyonist hegemonyanın elinde birer şamar oğlanına dönüştüler.
Trump’ı altın küre etrafında topladılar kılıç şakırtıları arasında.
Kazançları aşağılanmaktan başkası olmadı.
Trump’ın önünde kadınlarına saçlarını süpürge ettirdiler.
Domuz, dönüp bakmadı bile.
Elderi yalancıktan bir gülücükten ötesi olmadı.
Gazzeli kardeşine bir damla suyu, bir lokma ekmeği veremeyecek kadar katillerine aşık bu zelil tipler Trump’a milyar dolarlar hediye ettiler.
Dönütü evlerindeki HAMAS’lı Müslümanlara suikast saldırısı oldu.
Katar’da toplanan Müslüman ülke liderleri ümmetin utancıydılar, yüz karası oldular.
Aldıkları kararlar her zamanki gibi cılız, sonuçsuz ve göstermelik oldu…
Boş boş konuştular, bir bardağı dolduracak etkileri olmadı.
Sadece laf ürettiler, lafı eveleyip durdular.
Kınamalar, üst üste geldi
“Ey israiiil! Sen herhangi bir gerekçeyle Filistin halkını göçe zorlayamazsııın. Seni KINIYORUZ!”
“Ey Netanyahuu! Sen, bize yeni bir gerçeklik dayatamazsın, denklem kuramazsıın. Baak, seni bir tık fazla KINIYORUUZ!”
“Ey Trump! Bak, bu israil insani felaketlere yol açan politikalarını terk etmiyor. Günah bizden gitti… israili iki basamak daha çok KINIYORUUUZ!”
“Ey Uluslararası toplumlar, haddinizi bilin. Niye
yerinizde oturuyorsunuz? israile bir şey demiyorsunuz? israili durdurmak için
acilen harekete geçin! Biz mi işte yerimizde bağırıyoruz, ‘One minute!’
diyoruz, daha çok KINIYORUUUUZ. Daha ne yapalıım?”
“Ey insanlık, niye somut adım atmıyorsunuz? Bakın, israil bir SUMUD’a bile tahammül edemiyor. Dron atışlarıyla onları taciz ediyor, belki yarın onları da uluslararası sularda katledecek. Ateşi daha da harlıyorlar. Hareketee geçiiin! Biz Müslüman ülke idarecileri mi? Her zaman olduğu gibi en iyi bildiğimiz tepkiyi veriyoruz: KINIYORUUUUUZ!”
Kınamalar, yan yana dizildi.
Kınamalar, üslü sayılarla çarpıldı.
Ama o kınamalar, siyonist çeteyi ve Trump’ı bir sinek vızıltısı kadar rahatsız etmedi.
Bu hal ile edemez de...
Siyonist çetenin anladığı Musa’nın Asası misali askeri güç ve ürküten kuvvettir.
Bugün bu adımlar atılmazsa,
“Yahu siz bilmiyorsunuz kapalı kapılar arkasında neler yapılıyor, neler…
Biz dedik ya biz Gazze’deyiz.”
Avutmalarıyla halklar avutulmaya devam edilirse her Müslüman için resim Gazze’nin aynısı olur.
Terör şebekesinin önündeki tüm engeller kalkar.
İstediği ülkeyi vurur, istediği şehri yakar, istediği masumun kanını döker.
Bu siyonist şebekenin bu sünepe liderlerden korkacağı hiçbir şeyi yok.
Sınır yok, kırmızı çizgi yok, ölçü yok.
Bu kararsızlık, pasiflik, acziyet…
en son yapılan İİT toplantısı…
Aslında bir idam fermanından başkası değildi.