Advert
as

Doğru Haberin Önemi

  • Hasan YILMAZ
  • 2017-01-02 16:19:15
  • 2822 Görüntülenme
  •  

    İnsan yaradılış itibariyle iki özden meydana gelmiştir. Biri ruh diğeri ise bedendir. Birbirini etkileyen bu iki özellik bir bütünlük arz etmediği zaman denge bozulur, ölçü kaçar. Ruh sağlımız bozulunca da fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıklar kendini göstermeye başlar. Hal böyle olunca nerede, nasıl duracağımız tartışma konusu olur ve bir bilgi kirliliği yaşanır.

     

    Doğru yerde durmayıp doğru haberle desteklenmediğimizde,  zihnimiz bir çelişki yumağına dönüşür, ulaşılan her haber doğru olarak kabul edilir. Her haberi doğru olarak kabul ettiğimizde hastalıklarımız başlar ve her beyaz önlük sahibini doktor olarak görmeye başlarız. Zihin şemamız böyle şekillenince dertler artar, sorular çoğalır, sora sora Bağdat bulunmaya çalışılır.

     

    Bu psikolojiye sahip insanlar veya öğrenciler her olumsuz sonuçta bir yanlışı daha elediklerini düşünerek doğruya giden yola yaklaştıklarını varsayarlar. Yaklaşım doğru mu? Nerede nasıl durduğumuz önemli değil mi? Doğru kaynaktan beslenmek gerekmez mi? Gibi sorular sorarak araştırmacı bir psikolojiye sahip olmak daha mantıklı bir yaklaşım olacaktır. Özellikle öğrencilerin sınav sürecinde bu yaklaşım şeklini prensipleştirmesi kendi yararlarına olacaktır.

     

    Biliyoruz ki her yıl sınav yaklaştıkça yeni bilgiler ortaya çıkar. Kesinliği olmayan bilgiler kitle iletişim araçları aracılığıyla aktarılmaya çalışılır. Stresli bir süreci yaşayan öğrenciler her söylenene inanarak doğruluk noktasında bir araştırma yapmaksızın boş yere kendini üzerler. Zihinleri meşgul eden, kesinleşmemiş bilgileri paylaşmak istersek:

     

    -Sınavda açık uçlu sorular çıkacak. Sadece Lisans Yerleştirme Sınavında açık uçlu soru sayısı çok az olacak ve kolay olacak.

     

    -Öğretmen olmak isteyen adaylar 240 bin baraj sınırlamasına takılmayacak.

     

    -İlahiyat, Okul öncesi, Zihin engelliler Öğretmenliği Lisans Yerleştirme sınavıyla alınacak Yani daha önce birinci sınavla alınırken bundan sonra ikinci sınavla alınacak.

     

    -Beden Eğitimi Öğretmenliği Türkçe-Matematik-2, Kimya Öğretmenliği Matematik-Fen -3, Bilgisayar Öğretmenliği Matematik –Fen-1 alanından alınacak.

     

    -Sınavsız geçişler kalkacak Yüksek Öğretime Geçiş sınavıyla alınacak.

     

    Antalya'daki Çalıştay sonrası kesinliği olmayan bu kararlara söylenecek sözümüz yok. Fakat sınava hazırlanan bir öğrenci psikolojisiyle baktığımızda ciddi anlamda etkilenmekteyiz.

     

    Nasıl?

     

    Bu verilerden yola çıktığımızda iki durum ön plana çıkmakta. Birincisi her yıl kesin olmayan bilgilerin zamansız dile getirilmesi, ikincisi böylesi izahların alışkanlık haline getirilmesi. Bu iki anlayışın çıkarımını yapan veli ve öğrenciler kendini  ‘'öteki' 'olarak görmekte.

     

    Bu bağlamda naçizane tavsiyem: Bizler sınava hazırlanan öğrenciler olarak durum ve şartlar nasıl olursa olsun duygularımızla değil, irademizle hareket etmeliyiz. Ben yandım bittim demek yerine Rabbimize sığınarak yolumuza devam etmeliyiz. Tarihi olaylardan dersler çıkararak, her platformda eğitimi destekleyip öncelemeliyiz.

     

     

     

    Eğitimi maddi bir kazanç unsuru olarak görüp durduğumuz yeri terk etmemeliyiz. Uhutta maddi önceliğin neler yaşattığını bir kez daha düşünüp mana penceresinden bakarak dersler çıkarmalıyız. Eğitimi bireysel ve toplumsal açıdan ibadet ve fayda olarak gördükten sonra gerisi teferruat olacaktır.

     

     

    Selam ve dua ile...

    Hasan YILMAZ
    Hasan YILMAZ
    KÖŞE YAZARI
    BİYOGRAFİ