Ve tatil süreci bitti. Eğitim ve
öğretimin ikinci dönemi başladı. Sürekli zihin egzersizi yapan organizmanın
ziyadesiyle dinlenmesi, hareket etme işlevini yitirmesi, duyu organlarının
pasif kalması, öğrenci psikolojisi açısından büyük bir sorun olsa gerek.
Sağlıklı bir organizmanın sürekli egzersizi, duyu organlarının aktif olması,
insan psikolojisini ciddi şekilde etkilediğini söyleyebilirim. İşleyen demir
pas tutmaz gibi…
Çalışan bir bireyin tatile girip
ataleti(tembelliği) yaşaması, hızlı giden bir arabanın birden çukura girmesi
gibidir. Allah korusun bu tabloyu yaşayan birinin sonuçlarının nasıl olacağını
hepimiz gayet iyi tasavvur edebiliriz. Her ne kadar zaman şöyle, böyle desek de
şartlarımızı zorlamalıyız. Ölçülü davranıp Allah’ın rahman sıfatını düşünerek
farklı adımlar atmayı bilmeli ve de atmalıyız.
Çalışmayan bir buzdolabının çalışmayan
bir çamaşır makinesinin nasıl kendisine faydası yoksa çalışmayan bir insanın ne
kendisine ne de başkasına faydası vardır. Faydalı olmak istiyorsak işlevsel
olmalı, hareket halinde olmalıyız. Bazen şartlar bizi zorlasa da zor günler
için hazırladığımız davranışlarımız öne çıkabilmeli. Kış mevsiminde arabanın
ısıtıcıları, yağmurda camları silen silecekler gibi…
Dünyasını ve ahiretini düşünmeyen, amel
etmeyen bir bireyin durumunu yine bir arabaya benzetiyorum. Yazın sıcağında
kliması olmayan bir araba her ne kadar rahmet gibi görünse de insana çok zahmet
çektirir. İşin aslına baktığımızda birçok insan çok zahmet çekmiştir, belki çok
daha beterini yaşamıştır. Fakat işin mana tarafını düşünmeyip iyi davranışlar
sergilememesini tembelliğe bağlıyorum.
Derinlemesine düşündüğümüzde bütün
dinler, ideolojiler, fikirler ve değerler; mensupları olan bireylerden
çalışkanlığı ister ve tavsiye eder. Neden insanlar bu buyruklara ve tavsiyelere
uymaz? Tartışılır.
Biraz daha geniş düşündüğümüzde sonuçta
insandır. Varlık âleminde farklıdır. Bir türün örneği olup çok çeşitlilik
sergilemesi bunun en güzel örneğidir. Teşbihte hata olmasın bazı insanlar
elektrikli soba gibidir çevresini sıcak tutar. Bazı insanlar buzdolabı gibidir,
soğuk tutar. Bazıları ise kirletirken, bazıları çamaşır makinesi gibidir,
temizler. Bazıları da vardır ki ütü gibidir insanı jilet gibi yapar. Bazıları
vardır bozuk plak gibi aynı şeyleri tekrarlar durur insanın canını sıkar. Bazıları
vardır bozuk televizyon gibidir sesleri vardır görüntüleri yoktur. Çok ses
çıkarır iş görmez. Diyarbakırlıların deyimiyle teneke gibidir.
Bizler çamaşır makinesi gibi olmalıyız.
Sabırla, gece gündüz demeden çalışmalıyız. Bütün kirleri, bütün pis şeyleri
tertemiz yapabilmeliyiz. Bize gelen bizim gittiğimiz insanları gözeterek adım
atmalıyız. Yakın çevremizin psikolojilerini iyi analiz edip siyahıyla beyazıyla
kabul edebilmeliyiz. Nasıl ki çamaşır makinesi her rengi kabul edip daha
faydalı olmak için renkleri kategorize ediyorsa bizim zihnimiz de her rengi
kabul edip kategorize etmeli, renk ayrımı yapmadan düşünce ayrımı yapmadan her
faydayı sağlayabilmeli.
Eğer yaptığımız her davranışta rıza-i
ilahi yoksa davranışlarımız ne kadar güçlü görünse de zayıftır. Malcolm X ‘in
deyimiyle eğer bir amaç uğruna ayakta değilsen her darbe seni yere serebilir.
Selam ve dua ile…