Advert
as

Yıllar Geçti, Acı Aynı…

  • Musa APUHAN
  • 2017-10-09 10:17:53
  • 3535 Görüntülenme
  •  

     

    Bu ülkenin, belki de insanlığın bir daha yaşamak istemediği bir sürecin adıdır 6-8 Ekim olayları…

     

     

    Açtığı yaraların asla kabuk bağlamayacağı, yürekteki sızısının asla dinmeyeceği bu olayları yaşayanların, görenlerin ve duyanların, “insanlık bunu da mı yaşayacaktı…” dedikleri günün adıdır 6-8 Ekim faciası…

    6-8 Ekim ve devamında yaşadığımız bu büyük facianın hemen öncesinde ülkede yapılmak istenenlere bakmak lazım.

    Otuz yıldır bölgede devam eden terör olaylarının bitirilip, bölge halklarının anayasal ve siyasal haklarının verilmesi, yaşanan bütün olumsuzlukların bitirilip insanca yaşamanın temeli atılacaktı. Ancak başlatılan sürecin temelinin sağlıklı olmayışı, beraberinde sıkıntıları da doğurmuştur.

    Ben burada bütün bunları bir tarafa bırakıyorum.

    Kim neyi yapmış, ne kadarını yapmış, niye yapmamış, masayı kim devirmiş, kim kiminle hangi kapıların ardında neyi görüşmüş, hangi sözler alınmış, hangi tavizler verilmiş…

    Bunları da bir tarafa bırakıyorum ve 6-8 Ekim olayları yıl dönümü olması münasebetiyle, o güne gelmek istiyorum.

    Yaklaşık bir ay boyunca Kobani’yi abluka altında tutan İŞİD’in ablukasını kırmak ve orada yaşananları dünya kamu oyuna taşımak isteyen HDP, hangi hesaplar neticesinde oldu bilmem ancak bölgeyi kan gölüne çeviren o sorumsuz çağrıyı eş genel başkan Selahattin Demirtaş’ın ağzından yaptı.

    Bu çağrının hemen akabinde bir çok ilde aynı anda eylemler başladı. Bu eylemlerde her düşünce ve görüşten 52 insan hayatını kaybetti. İş yerleri yakıldı, yıkıldı, talan edildi.

    Bir çok insan haksız yere mağdur edildi. Bütün bunları da bir tarafa bırakarak, o hepimizin kanını donduran olaylar yaşandı…

    İnananlar için kutsal olan kurban bayramında, memleketlerinden, zulümden kaçıp ülkemize özellikle bölgemize sığınan sığınmacı Kobanili kardeşlerimize kurban eti dağıtmak isteyen Yasin BÖRÜ ve arkadaşlarının vahşice katledilmeleri olayı…

    Bu gün ise yıl dönümü…

    O olaylardaki tutanaklara baktığımızda, insanın yapılanları dinlerken bile tüylerini diken-diken oluyor. Kobani de ki kuşatmayı, Türkiye’de bir türlü netice vermeyen çözüm süreci görüşmelerini 16 yaşında ki Yasin BÖRÜ ve arkadaşlarını hunharca katlederek çözemezsiniz.

    Bu vahşet olayları bize bir kez daha gösterdi ki, bu coğrafyanın yetimleri makasın iki ağzı arasındaki kumaş gibidir; onlar kesilir, onlar biçilir, hesaplar ve planlar onlar üzerinden yapılır…

    Ey pkk;

    “Ben bu bölgede kan dökülsün istemiyorum, hele hele kardeş kardeşi katletsin hiç istemiyorum.” diyorsanız, öncelikle en az kendi canınız ve kendi kanınız kadar kutsal ve değerli bileceksiniz herkesin kanını ve canını.

    Bunun için de ellerinizi tetikten çekeceksiniz.

    Hem de hiçbir bahane üretmeyeceksiniz yoksa yüreğini yangın yerine çevirdiğiniz, canından can aldığınız Yasin Börü’nün Annesinin, Allah’ın evi Beytullah’ta ettiği dua hepinizi perişan eder…

    Bu mazlum coğrafyanın makus talihidir ki, bu coğrafya çok acılar yaşadı.

    Ancak bu kadar acımasızını hiç yaşamadı.

    Aslında bir sosyolog olarak böyle bir olayın yıl dönümünde, olayın toplumsal boyutunu, sosyo-psikolojik boyutunu, inanç boyutunu ve değer yargıları boyutununun nedenleri ve çözümleri üzerinde durmak, yazmak ve paylaşmak isterdim.

    Ancak sizlerde takdir edersiniz ki bu olay toplumda büyük bir travmaya sebep olmuştur.

    Her düşünce ve kesimden insanlar bu acıyı yüreğinde hissetmiştir.

    Bir insan olarak bende aynı acıları yüreğimde hissettim ve onları yazdım.

    Sonuç olarak; bu coğrafyada acıların son bulmasını istiyorsak, hayatımızda bir günlüğüne de olsa bu akşam başımızı yastığa koyduğumuzda bir empati kurarak Yasin BÖRÜ ve diğer katledilen masum gençlerin anası, babası ve eşlerinin yerine kendimizi koyacağız.

    Çünkü biz ne zaman birbirimizin acılarını yüreğimizde hissedersek, o zaman bu coğrafya yetim olmaktan kurtulur.

    Ben buradan bir kez daha yıl dönümü olması münasebetiyle, hunharca katledilenlere Allah’tan rahmet,

     

    KEDERLİ AİLELERİNE SABIR VE METANET DİLİYORUM…

    Musa APUHAN
    Musa APUHAN
    KÖŞE YAZARI
    BİYOGRAFİ