Advert
as

Yılbaşı Ama Nasıl?

  • Musa APUHAN
  • 2018-01-01 12:58:16
  • 3341 Görüntülenme
  •  

    Noel Baba aslı ve mesnedi olmayan, ancak sözde iyiliği temsil eden ve bu gecelerde çocuklara oyuncak, şeker vb. hediyeler dağıtan efsanevî bir kişidir. Bu efsaneye yüklenen haksız bir güç, iyiliksever ve hoşgörü ile çocukların hatta yetişkinlerin dikkatleri ve inançları boş bir zemine çekilmektedir.

    Ancak bu bütün dünyaya, özellikle İslam âlemine ihraç edilmeye çalışınca ve işleri de misyonerler aracılığıyla yapmaya kalkışınca, burada Müslümanların kendi dinleri, kültürleri ve değerleri üzerinde yapılmak istenen bu tahrifata bir dur demeleri gerekir. Bizi ilgilendiren boyut budur.

     

    Olayın dini boyutuna çok girmeden, sosyolojik olarak konunun başında da belirttiğimiz gibi bir yılı geride bırakıp, yeni bir yılın eşiğine gelmiş olmanın sevincini ve mutluluğunu kendi sınırları içinde kutlamanın sakıncası yoktur.

    Bizim içinde yılbaşı hicri takvim esas alınarak kutlanır. İslam inancında ve toplumsal kültüründe selamlaşmak, hal hatır sormak, iyi dilekler temennisinde bulunmak insani bir görevdir.

    Bu nedenle bir yılı geride bırakıp, kar-zarar muhasebesi yapıldıktan sonra yeni bir yıla daha ulaşmış olmanın keyfini yaşamak gayet insanidir.

    Hadiseyi böyle değerlendirdikten sonra toplumda zararları ve sakıncalarından dolayı (örfen, kanunen, dinen) yasak olan bazı durumların yılbaşı kutlamaları bahane edilerek meşrulaştırılamaz.

    Hristiyanlarca içimize sokulan, toplumun bazı kesimleri tarafından normal karşılanan yılbaşı gecelerinin etkisinde kalınarak hindi tüketimine, çam kesimine, Noel Baba efsanesine, içkiye, uyuşturucuya, lüks ve çılgınca eğlence önceden reklamlar yapılarak davetiye çıkarmak, örf ve adetlerimize inancımıza değer yargılarımıza ters düşmektedir.

    “O yapıyor, ben de yaparım, o halde birlikte de yapabiliriz.” gibi anlayışlarla yaygın hale gelen bu tür olumsuzluklar, zamanla sosyal problemleri de beraberinde getirir.

     Ayrıca söz buraya kadar gelmişken insan hayatında yıl, ay, hafta, gün, gece, saat, dakika, hatta saniyenin dahi önemli olduğunu açıklamak zorundayız. Çünkü insanın dünya, Ahiret ve hatta bütün kazanımları buna bağlıdır.

    Ayyaşlıkla sarhoşlukla, fuhuşla, kumarla ve diğer ahlaksızlıklarla geçirecek tek bir saniyesi bile yoktur.

    25 Aralık’la başlayan ve yaklaşık bir hafta süreyle kutlanan Noel ve yılbaşı, başta Avrupa ve Amerika kıtası ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok yöresindeki Hıristiyan topluluklarca kutlanmaktadır. 1 Ocak tarihindeki yılbaşı kutlamaları Türkiye’de de özellikle son dönemlerde gittikçe artan bir ilgiyle kutlanmaktadır.

    Bu kutlamalara ve Noel’e batıda yüklenen anlam farklı,  İslam ülkelerinde yüklenen anlam farklıdır.

    Yılbaşının, Noel’in tarihi süreci çok iyi irdelendiğinde görülecektir ki bu öyle masumane bir kutlama değildir.

    Şayet kutlanan Hz İsa’nın doğum günü olsaydı, bu kutlamaların kiliselerde yapılması gerekmez miydi?

    Peki siz hiçbir yılbaşı kutlamasının kiliselerde yapıldığına şahit oldunuz mu?

    Hiç bir papazın bu kutlamaların başını çektiğine şahit olanınız var mı?

     

    Peki o zaman yapılmak istenen gerçekten nedir?

    Bence bunu da bütün Müslümanlar kendilerine sormalılar. Aslında İslam aleminde yaptığı tahrifatla üzerinde çokça durulması gereken bir konudur.

    Toplumumuzda onarılmaz yaralar açmaktadır.

    Bu gidişatın iyiye gitmediği, gelecek nesilleri kendi dininden, değer yargılarından, örf ve ananelerinden kopardığı artık herkesçe açık ve net görülmektedir.

    Burada son olarak bunu da söylemekte yarar görüyorum;

    Ey İslam alemi; sizlerin Ömer’leri, Ali’leri, Musab’ları, Hamza’ları, Hüseyin’leri varken sizler neden kendi çocuklarınıza kendi kahramanlarınızı değil de, aslı astarı olmayan efsaneleri kahraman olarak tanıtıyorsunuz?

    Öncelikle hepimizin bu hastalıktan kurtulması lazım.

    Bizim tarihimiz  herkesçe örnek alınacak doğru değerlerle doludur.

    Bu temenni ve izanla yeni bir yıla girerken, geçmiş yılın ve yılların muhasebesini yaparak, önümüzde kalan sınırlı zaman dilimini daha iyi kullanma bilinci kazanmamızı, 2017 yılının Müslümanlara ve bütün insanlara hayırlar getirmesini, yoksulluğun, açlığın, doğal felâketlerin yaşanmadığı, yeryüzündeki savaşların son bulduğu, zulüm altındaki mazlumların hakkının zalimlerden sorulduğu, bölgemizde yaşanan çirkin olayların son bulduğu, yapılan bütün yanlışların insanlarımız tarafından doğru görüldüğü, huzurun ve kardeşliğin hâkim olduğu bir yıl olması dileğiyle.

     

    Hayırlı yıllar diliyorum.

    Musa APUHAN
    Musa APUHAN
    KÖŞE YAZARI
    BİYOGRAFİ