Advert
as

Can Dostum Muhammed Şakir Abim…

  • Musa APUHAN
  • 2018-07-09 14:41:48
  • 5854 Görüntülenme
  • Allah’ın selamı üzerine olsun kalbimin güzel yüzü, can dost Muhammed Şakir Abi…

    Satırların bazı dostları ve dostlukları ifade edemeyeceğini bilerek, bazen binlerce satırın dostun bir tebessümüne denk gelmeyip uçup gittiğini görerek yazıyorum bu satırları, yüreğimi kendine dönük tutan değerli dostuma…

    Tanıdığım için kendimi bulduğum, aslında bilmeden hayatım boyunca hep aradığım Muhammed abim seni hasretle ve muhabbetle kucaklıyorum, gözlerinden, ellerinden ve yüreğinden öpüyorum.

    Allah’ın selamı, bereketi ve rahmeti seni ve sizleri kuşatsın.

    Varlığının varlığıma istikamet verdiğine inanarak yazıyorum can dostuma, buna inanmasını istiyorum.

    Erimişliğin acziyeti, kaybolmuşluğun labirentinde yazıyorum bu satırları, her biri dosta ulaşmak ve ulaşmanın engellerini aşmak arzusu ve duası ile…

    Bu mektubumda hüzünden bahsetmek istiyorum dostuma.

    Kime sorduysam hüzün nedir diye?

    Ayrı ayrı anlattılar hüznü, bu hüzünlü halime…

    Koşarken yerinde saymak dedi, yaşlı dayı.

    “O halde ben hüzünlü müyüm? Mutlu muyum?” diye merak ettim.

    Ayrılıktan sonra, dostsuz olmaz dedim.

    Hep dosta koştum ama baktım ki hep yerimde sayıyorum. Aslında ben hüznü hep yaşıyorum.

    Birde kendi kendime sordum hüzün nedir diye?

    Dedim ki: dosttan ayrı düşüp gülememek, tebessümü unutmaktır.

    İnşallah yüzünü tebessüm kaplamıştır, halime bakıp ‘’vah dostum vah, hüzün bu kadar kolay mı?’’ diyorsundur.

    Biliyorum takdire gerdan kıranlar, yalandan gülümsemenin mutluluk olmadığını bildikleri gibi, yapmacıktan üzülmenin de hüzün olamayacağını bilirler.

    Dosta hasret kartopu iken çığa dönüşüyorsa, burada hasret kaplamış bütün yüreği demektir.

    Bende hasret çığ gibi, ömür kurban can dost…

    Dosttan ayrı olmak, benim hüznümdür, acımdır.

    Dosttan ayrı olmanın hüznü, tsunaminin vurduğu ummanın dalgalarında yol bulamamaktır, alabora olmaktır.

    Ne zaman dosta vuslat gerçekleşirse, dalgalar diner, hazanım bahar olur. O gün gelene kadar yüreğime hüznü hapsettim.

    Vuslat yoksa, hazan kalsın yüreğim.

    Yüreğime kırağı düştü dedim, dosttan ayrısın dediler.

    Oysa ben severim kırağıyı, yüreğe düşmedikçe…

    Bak dostum, hissettin mi? s

    Seni anarken yine kırağı düştü yüreğime, bütün soğuğu ile…

    Senden her haber aldığımda baharlanır yüreğim, işte bundan yoksunluktur hüzün…

    Hayatımda yıllar, aylar, haftalar, günler, gece gündüz yok.

    Ya dostsuz hüzün var, ya dostla huzur.

    Kaç hazan sığar bir gönüle bilmem ama bir baharla şenlenir yürekler.

    Vuslat, o beklediğim bahardır.

    Firak Yusuf’un haber verdiği kıtlıktır, vuslatsa ardından gelen bereket.

    Sabırla bekliyorum o bereketli zamanı…

    Hüzün nedir dedim?

    Her şeyin tatsızlaşması, tuzsuzlaşmasıdır dedi, teyze.

    En çok ne yapar bunu dedim,

    Yardan ayrı, yavrudan ayrı, dosttan ayrı düşmek dedi.

    İnsanın yüreğinde mevsimlerin açmasıdır dostluk.

    Kimi hüzünlü hazan der buna, kimi de sebzli bahar.

    Dostun gönlünde bahar olmak, her türlü hüznü sele vermektir.

    Acep var mıyız dostun gönlünde?

    Bilmezsek hüzün, olmazsak hüzün…

    Susmuşluğumuz, sessizliğimiz çok konuşmuşluğumuzdan.

    Duvarlar sesimize engel, yüreğimle, duygularımla, hasretimi haykırıyorum, belki de biraz hüzün bu yüzden, dostun sesini duyamamak, gül yüzüne bakamamak.

    Ayrılık zamanı uzadıkça gözlerinle aramaya başlarsın dostu, göremediğin uzaklıktaysa dost hüzünlenirsin.

    Hüzünlüyüm…

    Mutlu eden ise, dostun yüreğinin dostu bırakmayacağını bilmektir.

    Bazen Rahmetli Cahit kardeşimin muhabbet kuşuyla konuşurken bulurum kendimi, bazen Aziz Çelik Kardeşimin tecvidinde, bazen de Yahya Kardeşimin meyveleri pay edişinde…

    Dostların varlığında arıyorum huzuru, atıyorum hüznü.

    Bazen mazgalların iç parçalayan sesiyle irkilirim, işte o an hüzün çepeçevre sarar beni ve farkına varırım yalnızlığımın.

    Sulanmayınca solar çiçekler, sevilmeyince hüzünlenir yürekler, sevildiğimi bilmek isterim dostun dünyasında.

    Güneşin ışığında başlamıştım dosta hasretimi, özlemlerimi, hüznümü ve mutluluğumu şimdi zaman lambanın ışığına mahkum, gece yarıyı geçti, mum olsaydı lambalar şimdi dibine varmıştı.

    Sabaha çıkmadan tamamlamak isterim dosta satırlarımı…

    Varlığını özlediğim dost, yağmur gibi tane tane yağ artık şu çorak gönlüme.

    Dualarımda, dileklerimde bu yönde.

    Hasret duyulana, hasret duyan, hasreti de, hüznü de, özlemi de satır satır döker kağıda.

    Sevgisini nakşeder kelimelerle.

    Dosttan gelen bir satıra, bir selama, bir muhabbete leyl olurum güneşine…

    Dosttan ayrı kalmak hüznümdür, dostta ulaşmak mutluluğum.

    Yüreği ile seven dosta, dost olabilmek duası ile…

    Hasretle ve muhabbetle sarılıyorum Can Dostuma…

     

    Musa APUHAN
    Musa APUHAN
    KÖŞE YAZARI
    BİYOGRAFİ