Advert
as

Yusufi… ve Gelmeyen Adalet

  • Musa APUHAN
  • 2018-03-21 17:49:39
  • 2986 Görüntülenme
  •  

     

    Elbette ki iman edenler, başlarına gelebilecek her sonuca razı gelmişlerdir.

    Birilerinin adalet arayışı, vicdan sahibi hiç kimseyi korkutmamalıdır.

    Adaletin tecelli edişinde bir payınız olacaksa, ondan imtina etmemelisiniz.

    Dedik ya; Allah’a ömür adayanlar her sonuca razıdırlar, ancak;

    Sizler Yusufi’lerin haksız yere zindanlarda çürümelerine, hastalıktan ölmelerine, mağduriyet üstüne mağduriyet yaşamalarına razı gelmişseniz ve bundan dolayı da vicdanınız rahatsa, demek ki sizlerde her sonuca razı gelmişsiniz.

    Unutmayalım bu işin ömür tarafı fani, bir de öbür tarafı var.

    20 yılı aşkındır yaşanan zulümler, bahsettiklerim dünün çocukları, bu günün orta yaşlıları, o günün gençleri artık bu günün yaşlıları olmuşlar zindanlarda.

    Tekrar hatırlatmamı ister misiniz?

    Camilerde ve mescitlerde Kur’an dersi alan 8-10 yaşındaki çocuklar terör örgütü üyesi muamelesine tabi tutuldular.

    O cami ve mescitlerde Kur’an dersi veren 12-15 yaşındaki çocuklar terörist ilan edildiler.

    Lise de okuyan öğrenciler sınıflardan alınıp, işkencelerden geçirildiler.

    Bu gençlere talimatla suçlar isnat edildi ve haklarında gerçekle ve iz’anla bağdaşmayan dosyalar oluşturuldu.

    Bu gençler 17-19 yaşlarında katil değil, seri katil ilan edildiler ve her biri acımasızca hayattan koparılıp müebbet hapse mahkum edildiler.

    Elbette ki, Yüce Kur’an’ın mesajlarını doğru anlamış olanlar her sınava hazırlıklıdırlar.

    Nitekim kendilerine mescitlerde öğretilen Kur’an da şu hükümler mevcuttur ve dipdiri durmaktadır.

    “Müslüman’ım” deyip bu hükümlerden ve Sünnetullah’tan kaçışın mümkün olmadığını Yüce Allah birçok hükmünde şöyle ferman buyurmuyor mu?

    “(Ey müminler!)Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeden cennet’e gireceğinizi mi sandınız?! Onlara yoksulluk ve sıkıntı öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki nihâyet peygamber ve beraberindeki müminler, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” demişlerdi. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara, 2/214)

     

     

    “İnsan yalnız ‘iman ettik’ demekle, hiç imtihân edilmeden bırakacaklarını mı sandılar? Ant olsun ki biz, onlardan öncekileri imtihan ettik. Elbette Allah (imtihan ederek), doğru söyleyenleri de bilir, yalancıları da bilir.” (Ankebut, 29/2-3)

     

    Şu hadis-i şerifte de bu gerçek seslendirilmiştir:

     

    "Sizden önceki ümmetler içinde öyle kimseler bulunmuştur ki, (zalimler tarafından) yakalanır, onun için yerde bir çukur kazılır, o kişi o çukurun içine gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, onun başı üzerine konulurdu da cesedi ikiye bölünürdü, fakat bu onu dinden döndürmezdi. (Bir başkasına da benzer işkenceler uygulanır); demir taraklar ile etinin altındaki kemiği ve sinirleri taranırdı da, bu işkenceler o mümini dininden çevirmezdi. (Sahâbîlerim!) Size yemin ederek söylüyorum ki, Allah bu işi (İslâm dînini), mutlaka tamamlayacaktır. Öyle ki, bir süvârî San'â'dan Hadramevt'e kadar  (tek başına)  yolculuk edecek de Allah'tan ve bir de (yolcu koyun sahibi ise) koyunlarına kurdun saldırmasından başka hiçbir şeyden korkmayacaktır. Fakat sizler acele ediyorsunuz!."(Ahmed b. Hanbel, 5/109; Buharî, Menakıbu’l-Ensar,29).

     

    Siz 20 yılı aşkındır haksız yere zindanlarda tutulan Yusufi’lerin Allah’ın rahmetinden bir an bile olsa ümitlerini kestiklerini mi zannediyorsunuz?

    Bilakis;"Allah'ın yardımı ne zaman gelecek!" diye sarsılmaz bir imanla onu bekleyerek, şartların gerekli kıldığı yöntemlerle mücadelelerini sürdürüyorlar.

    Ey zalimlerin her türlü zulmünü görmüş Yusufi kardeşim, "Muhakkak ki Allah'ın yardımı yakındır."

    Ve ey Yusufi kardeşim sizlerle beraber, bizlerde adaletin tecelli edeceği günü,

    "Ya rabbi! vaadine güvendik, dayanıyoruz." diyerek bekliyoruz.

     

    Elinde imkan olanların bugün, hem de hiç zaman kaybetmeden adaletin tecelli etmesi için gerekli adımları atması gerekiyor.

    Yoksa onlarda Allah’ı gazaplandırabilirler.

    Onlara ateş dokunsun istemiyoruz.

    Hiçbir ehli imana istemediğimiz gibi.

    Son söz; ‘’iman ettik ve her türlü sonuca razıyız.’’

    Ya siz ey zalimler?

    Musa APUHAN
    Musa APUHAN
    KÖŞE YAZARI
    BİYOGRAFİ